Karda Bırakılan İzler
Soğuk bir kış günüydü. Kar, küçük kasabanın her köşesini beyaza bürümüştü. Sokak lambalarının altında parlayan kristaller, adeta büyülü bir manzara yaratıyordu. Ahmet ve Yusuf, çocukluklarından beri hiç ayrılmayan iki dost, bu karlı gecede yan yana yürüyordu.
Ahmet, kasabanın en zeki öğrencilerinden biriydi. Hep daha büyük hayallerin peşinden koşar, dünyayı görmek isterdi. Yusuf ise tam tersine, küçük şeylerle mutlu olmayı bilen, sıcak bir yuva ve sevdikleriyle huzurlu bir yaşam hayali kuran biriydi. Farklı hayallere sahip olsalar da, birbirlerini her zaman desteklemişlerdi.
O gece Ahmet’in içinde bir huzursuzluk vardı. Yusuf’un yüzüne bakıp, “Yakında buradan ayrılacağım Yusuf,” dedi. Sesi kar taneleri gibi yumuşaktı ama içinde bir ağırlık taşıyordu.
Yusuf bir an durdu, yere baktı ve sonra hafifçe gülümsedi. “Biliyordum. Senin için en iyisini istiyorum, dostum,” dedi. “Ama gittiğinde unutmayacaksın değil mi?”
Ahmet, Yusuf’un gözlerine baktı. Orada bir hüzün vardı ama aynı zamanda içten bir dostluk da. “Hiçbir zaman,” dedi Ahmet. “Sen benim en iyi arkadaşımsın.”
Yıllar geçti. Ahmet büyük bir şehirde kariyer yapmış, başarılı bir iş adamı olmuştu. Kasabasını ve Yusuf’u hep hatırlıyordu ama yoğun hayatı içinde onu aramaya, mektuplara yanıt vermeye pek fırsat bulamamıştı.
Bir gün Ahmet’e, kasabadan bir mektup geldi. Mektubu açtığında kalbi hızla çarpmaya başladı. Yusuf, hastaydı. Kasabada işler kötü gitmiş, zor zamanlar yaşamıştı. Ahmet, bir an bile tereddüt etmeden her şeyi bırakıp kasabaya döndü.
Kasabaya vardığında, eski dostunu her zamanki gibi gülümseyerek karşılarken buldu. Yusuf zayıf düşmüş, ama içindeki dostluk sıcaklığı hiç azalmamıştı. “Bak,” dedi Yusuf, karlı zemine işaret ederek. “Çocukken burada yürür, ayak izlerimizi bırakırdık. Sen hep öne geçerdin, ben de senin izinden yürürdüm.”
Ahmet’in gözleri doldu. Yusuf devam etti: “Ama dostluk, sadece birinin izinden yürümek değildir. Aradan yıllar geçse de, o izler hep kalır. Sen unutsan da, ben hep buradaydım.”
Ahmet, içindeki pişmanlıkla Yusuf’a sarıldı. O günden sonra, dostluklarını yeniden inşa etti. Bazen, en büyük başarı; çok uzağa gitmek değil, geride bıraktıklarına sahip çıkmaktı.
İşte dostluk böyle bir şey. Dostluk ile ilgili hikaye arayanlar bu yazımızı okuyabilir. Bunun dışında dostluk hikayeleri için : www.kisahikaye.com sitesine girebilirsiniz.